Bugünden, cehenneme bağlanmayın!



Ümidin düşmanı onlar.… Hepimizin hayatına göz koydular.… Kötülüğü, iyilik kisvesi altında yapıyorlar.… Yüzlerce yıl önce başladılar bu oyuna.… Şimdi, bu tehlikeli oyunun sonuna geliyorlar…. Çünkü her yerdeler!

Reklâmlar onlara çalışıyor.… Şuuraltımıza birlikte giriyorlar…. Açıkça, gözümüzün içine bakarak, teknolojinin bugün ulaştığı en son noktadan, onun, gizli sahiplerinin mesajlarını zihnimize fısıldıyorlar.…

Anlıyoruz, ama anlamamazlığa geliyoruz.… Anlarsak, yapabileceğimiz hiçbir şeyin kalmadığı fikriyle yüzleşmekten korkuyoruz.… Bugün anlamamazlığa gelirsek, ilerde, çok geç kalıp, çocuklarımızın her birinin bir cellocin olmasından hiç korkmuyoruz.

Bir varmış, hep varmış.… Onlar, hep vardı sahiden… Bizden önce de vardılar, bu dünyada.… Çok hızlı haberleşirler birbirleriyle.… En büyük özellikleri bu hızdır.… O sebepten nardan yaratıldılar. Dumanı olmayan ateşten! Şimdi, açıkça, o hızları sayesinde, gözlerimizin içine bakarak, çocuklarımızı kullanarak, bize, her zaaf gösterdiğimizde, bir vesile bularak, gizli sahiplerinin mesajlarını getiriyorlar….

Kapsama alanımız çok yakında memleketin her yanı diyorlar.… Bu söyledikleri şu anlama geliyor, size her yerde ulaşabiliriz! Zihninize gireriz, frekans atışları ile beyninizi etkileriz, ruh durumunuzu bozar, vücudunuzun bağışıklık sistemini çökertip, sizi her an, hastalıklara açık hale getirebiliriz.… Sonra da, kendi hastanelerimizde, özel donanımlı aygıtlarımızla, bütün çevrenizden ışınlarla kuşatıp, hücrelerinizin tamamını ele geçiririz…. Bu da yetmez, yeni jenerasyon ilaçlarımızla hepinizi kendimize tam bağımlı yaparız.

Kurtuluşunuz yok…

Kurtuluşumuz VAR!

Ağaçları hatırlayın.… Çocukluğunuzla birlikte, iklimlerin içindeki, o esrarlı yolculuklarını bu ağaçların…… Yeşermelerini, çiçeğe durmalarını, meyve vermelerini…. Dallarının arasında yaşayan sincapları, kuşları…… Çocukken, meyvelerini yerken duyduğumuz mutlulukları….

Yine o eski günlerdeki “ağaçlarla çocuklar” gibi olmalıyız.… Ne bir eksik, ne bir fazla…. Ancak o zaman, biz yaşadıkça, bütün tabiat bizimle birlikte yaşar…. Hakikî olmakla alâkalı herşey… Hakikî bir hayatı tercih etmekle ve önceliklerimizi buna göre yapmamızla alâkalı…. Hepsinden önemlisi bunları gerçekleştireceğimize olan inancımızla…. Bu inancımıza kavuşabilmek için, onların kapsama alanından çıkmamız gerekiyor.

Bunun için bir yere kaçmamıza hiç gerek yok.… Onlarla ilişkinizi hangi araçlarla kuruyorsanız, kapatın düğmesini… İndirin şalteri.… Çıkın onların kapsama alanından.… Bırakın o zaman, çaresizlik içinde kıvransın, o gizli sahip, yüzlerce yıllık planının içinde, bir yılan gibi….

Sonra da, kendi hür iradenize bırakılmış olan, yaşamak istediğiniz, asıl kapsama alanınızın tercihini yapın ve bu işi artık sonuçlandırın.

Ya ateşten-nardan bir cehennem……

Ya ışıktan-nurdan bir cennet….

Ağaç olmayı seçmek, insan olarak, halife olarak, hep iyilik peşinde olan bir melek, bir ağaç, bir çocuk gibi yaşayabilmek isteği, günaha karşı durmakla alâkalı…

Allah’ın size çizdiği sınırlarda durun.

Ne olur, daha bugünden, cehenneme bağlanmayın!




Hayati Sır


hayatisir@iyibilgi.com

(İlk Yayın Tarihi: 12 Ekim 2006)



1 yorum :

  1. Eüzübillahimineşşeytaniracim. Bismillahirrahmanirrahim. Allahtan başka korkumuz yok. Biz haziriz elhamdülillah. Ne olacaksa zaten olacak. Allahin Nuru tamamlanacak.

    YanıtlaSil